4 Kasım 2012 Pazar

Ferda Kitabevi

Ferda kitabevi,
İskenderun'da Mehmet Düz'ün öncülüğünde
Emine ve Kemal Düz tarafından merhum Ferda Erdem'in adından ve T
eyfik Fikret'in "Ferda" adlı şiirinden esinlenerek isim almış bir kitabevidir.
Yaklaşık 15 yıldır İskenderun ve bulunduğu bölgeye okuyucusundan aldığı destekle edebiyat, kültür sanat adına katkı sunmaktadır.

Ferda Kitabevi İskenderun'dan İstanbul Üsküdar'a taşınmıştır.



İSKENDERUN’DA KİTAPÇI OLMAK 

“ hem türk 
hem solcu 
hem sünni müslüman” 

Yücel Kayıran 


100 bin kitap; bu en az tahmin ettiğimiz, İskenderun’da son 14 yılda okuyucuya ulaştırdığımız türlü çeşitli kitap sayısıdır. Hemen hemen her eve, okula, işyerine ulaştırdığımız birkaç kitap vardır mutlaka. 
Kitapla okuyucuyu, okuyucuyla yazarı buluşturduk, aydınlanmaya katkı sunduk, yılmadan, usanmadan, bıkmadan, yıllardır kurduğumuz düşleri İskenderun’da gerçekleştirdik. 
Büyük sermayenin pek rağbet ettiği iş değildir, kitap satmak. Çünkü getirisi azdır, satışı zordur, hem emek hem de sermaye ister. 
Bu iş ancak bir ‘ideal’ uğruna yapılabilir, başka türlüsü mümkün değildir. Bizim idealimiz Atatürk’ün hedeflediği ülkenin çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmasıdır. 
Bilimin aklın öncülüğünde, çağdaş, ileri düzeyde güzel bir dünya yaratılmasına katkı sunmak. Eşit, özgür, demokrasi içinde sağlıklı bir yaşamın birlikte sürdürülmesini kitapla desteklemektir. 
Yeni bir bilinçışığı yaratmaktır. 
Ben bu yazımda, neden kitap, neden bir kitabevi, neden İskenderun sorularının yanıtını da vermiş olacağım. Belki ileride İskenderun’un kültür, sanat tarihini yazacak biri çıkar da, ona referans olur bu yazı. 
Kültür, sanat İskenderun’da hep ihmal ediliyor gibi gelir bana. 

1995 yılının Mayıs’ında Hakkari’nin dağlık bir yerinde, karanlık bir akşamüstü, İskenderun’a tayinimin çıktığını öğrendim. Aslında İskenderun adını çok duymuştum. Fakat burası hakkında yeterli bir bilgim yoktu. Oysa, Hakkari’den sonra daha büyük bir yer ummuştum.. Olmadı. O yılın Temmuz’unda İskenderun’a geldim. 
Burada ilk fark ettiğim şu idi: hemen hemen her bakkalda, markette gazete ve dergi olmasıydı. Burada kitap da satılabilirdi. Kitap, yayıncılık ilgimi çeken konuların başındaydı. 

Yayıncı ağabeyim Mehmet Düz’e İskenderun’da bir kitap sergisi açma önerisi götürdüm. O da kabul etti. Ankara’dan hatırlı birinin vasıtasıyla, İskenderun Belediyesi Evlendirme Dairesi salonunda kitap sergisi açmak, için müsaade almışlar. Sergi ’kitap günleri’ adı altında 15 gün sürecektir. 
Rahmetli Ağabeyim, 1996 Şubat’ının son günlerinde bir kitapçı/yayıncı arkadaşı Ahmet Durak’la birlikte bir minübüs dolusu kitapla İskenderun’a gelirler.. Evlendirme salonuna kitapları standlara yerleştirmeye başlarlar. 
Aynı günün akşamı neler yapıldığını merak etmiş ve nikah salonuna bende gitmiştim.. Ağbeyim bir köşede, arkadaşı bir başka köşede oturuyordu. Yüzleri asık, moralleri bozuktu. Anormal bir şey olduğu belliydi hallerinden. Ne var ne yok şeklinde sordum. Önce cevap vermediler. Sonra konuştular. Durum şu idi.: 
Belediye Başkan yardımcısı, kitaplar yerleştirilirken gelmiş, kitaplara bakmış. Kitapların içindeki; Yaşar Kemal, Aziz Nesin, Nazım Hikmet, Doğan Avcıoğlu gibi yazarların kitaplarını görmüş; Bu kitapları burada satılmasına izin vermeyeceklerini, uygun görmediklerini ifade etmiş, iki saat içinde kitapları toplayıp salonu terk etmelerini bildirmiş ve oradan ayrılmış. 
O kadar kitabın toplanması, kolilenmesi iki saat içinde olacak iş değildir tabi. Bunun mümkün olmadığı anlaşılınca, sonra ki güne kadar süreyi uzatmışlar.. Ben orada bunları duyduktan ve onların o çaresizliklerini gördüm ve çok üzüldüm.. Dünya kadar para harca, araba kirala, kitap getir, yerleş. Şu kitap yok, bu kitap sakıncalı, bu yazar şucu, o yazar bucu denilerek verdikleri izini iptal ederler. Onların o perişan halini gördüm ve karar verdim. İskenderun’a bir kitabevi kurmaya karar verdim. Ve bunu hep aynı bu çevrede yapmaya kararlıydım. Ağabeyimler yeni bir yer bulur ve kitaplar burada sergilenir. Okuyucuların ilgisi oldukça iyidir. Kitap yetiştiremezler, çok miktarda kitap satılır. Sergi salonu dolup taşar. Bu yeni yerde yaklaşık üç ay devam eder sergi. Daha sonra ki yıllar, kısa süreli kitap günleri adı altında aynı çevrede sergiler devam eder. 
Yıl 1999 Temmuz ayına gelinir, ‘Ferda’ adı altında kitabevini Kanatlı Caddesi’ne Eşim açar. ‘Ferda ‘ önemli bir addır. Her şeyden önce Atatürk’ün çok etkilendiği şairlerden Tevfik Fikret’in gençlere seslendiği önemli bir şiirinin adıdır. Ayrıca ‘yarın’ anlamına gelen bir sözcüktür. Bir diğer önemi de Almanya’da kültür sanat işiyle uğraşan kırklı yıllarında kaybettiğimiz kayın biraderimin adıdır. 
2001 yılında emekli oldum, o günden beri kitap işini eşimle birlikte sürdürüyoruz. Çeşitli kesimlerden olumlu olumsuz tepkiler aldık. Her türlü ekonomik ve sosyal baskılara karşı yılmadık, direndik, böylece on tam yıl geçti, kalıcı bir kitabevini getirdik bu günlere. İnsan yaşadığı tarihe bir çizgi atarsa kalıcı olur düşüncesinden hareketle İskenderun’un kültür sanat tarihine bir kalın çentik attık. 
Bu on yıl boyunca Ses gazetesi’nin moral desteği dışında hiçbir kurum ve kişiden önemli ölçüde bir destek görmedik. Bugün sadece kitap satarak varlığını sürdüren kitabevleri, ülkemizde yok denecek düzeydedir. Artık kitap, büyük mağazalardan, günlük alışverişlerle birlikte alınan bir mal haline getirilmiştir. Bugün ülkemizin Antep, Maraş, Kayseri gibi illerinde kitabevi yoktur. Klasik anlamda sadece kitap satan, kitabevleri dönemi artık bitmek üzeredir.
Korsan kitap, hayat pahalılığı, gelir düzeyinin düşmesi ve okumanın teşvik edilmemesi bunun en önemli nedenleri arasındadır.. Gelinen sosyo/ekonomik kriz,’ önce vazgeçilecek bir nesne’ olan kitabı, çok olumsuz etkiledi. Kitap satışları hiçbir dönemde bu kadar düşmedi.. Kentlerin gelişmişliği sadece güzel binalarla, şatafatlı parklarla, yollarla, sahiliyle ölçülmez, kişi başına düşen kitap, dergi sayısı da önemli bir ölçüdür. Evsiz barksız, meşakkatli ve özverili geçen bu on yıl; hayatımızın da en mutlu yılları oldu aynı zamanda. 
Tonlarca kitap, dergi sunduk okuyucuya; kimine hediye, kimine meccane, kimine de indirimli fiyattan, Her satılan kitabı dünyayı aydınlatan bir yıldız gibi düşündük ne kadar çok kitap, o kadar parlayan yıldız… 
Diliyoruz ki, yapılacak yerel seçimlerde İskenderun’da ve ülkemizin her beldesinde, kültüre sanata, bilime değer veren adaylar seçilsin yönetime gelsin. 
Kitaba, yazıya önem verilsin. 
Yazıyı, eski çağın büyük filozofu Platun’un, ideal devleti betimlediği bir sözü ile bitirmek istiyorum :”ya yöneticiler filozof, ya da filozoflar yönetici olsunlar.” dileği, ikibin yıldır unutulmadı ve herhalde bunu ilk defa ülkemiz hayata geçirdi. En güzel örneği de, Atatürk’tür. 

Kemal Düz 
20 Mart 2009 
İskenderun